Sorumluluk reddi: Bu yazıda verilecek tüm bilgiler ve tavsiyeler bizzat yaşadığım tecrübeler baz alınarak, hiçbir bilimsel veriye dayanmaksızın okuyucularla paylaşılıyor.
Sağlam kaynaklardan araştırarak (Google’a mantar nasıl geçer yazmayarak) ve kendimi doğanın iyileştirici gücüne bırakarak üstesinden gelmeye çalıştığım kronik candida, yani halk arasında sözü geçen “mantar enfeksiyonları” nedir, neden olur, neden hiçbir şekilde iyileşmez ve asla iyileşmeyen bu illet nasıl iyileştirilir, buna dair yaşadığım tecrübeyi anlatacağım.
Nasıl başladı?
2017 sonbaharın kışa bağlandığı günler. Halihazırda anksiyete hastası olan ben, inanılmaz stresli bir iş ortamında çalışıyorum. Gecem gündüzüm iş olmuş, daha iyisi olmaktan başka bir şey yok aklımda. Çölyaklı olduğum için bir yandan kendimi deli gibi o “nişasta bombası” glutensiz unlarla yapılmış ekmeklere vermişim, günde iki öğün onlarla yapılmış sandviçlerden yiyorum. Yemek hazırlayacak vaktim yok, öğle aralarında da marketten glutensiz olarak bilinen birtakım çikolatalardan, gofretlerden alıp öğleden sonra, akşama kadar bunlarla besleniyorum.
Her şey tam bu an başladı, aslında ben daha yeni başladığını sanmışım. Yıllardır kronik halsizlikle, bel ve omurga ağrılarıyla; vücudumun değişik yerlerine yerleşmiş, hiçbir kremin geçirmediği kaşıntılarla; ağzımdaki o hep susamışlık hissi ve o kötü tatla, kronik diş eti kanaması ve ağız içi hastalıklarla, tükürdüğümde kopmak bilmeyen ağır, korkunç salya yoğunluğuyla, kaşlarımdaki ve saçlarımdaki irritasyonlar ve deri döküntüleriyle, düzensiz sindirim düzeniyle, düzensiz adet döngüsüyle, tırnak mantarıyla… Vücudum bana 10 yıldan fazladır “ben iyi değilim” demiş. Bağışıklık sistemim çığlıklar atıyormuş.
Büyük uyanışın son durağında, kadınların büyük çoğunluğunun dönem dönem başına bela olan, ara ara gelip giden kronik vajinal kaşıntılar ve inflamasyonla tanıştım. Bu durumu başta umursamadım. Bu şekilde beslenmeye, hiçbir şekilde dinlenmemeye, daha fazla daha iyisi olmaya çalışmaya devam ettim. Sebebinin bu olduğunu bilmeyerek.
Her insan gibi doktor doktor gezdim. Ağlamadan günüm geçmedi. Muayenehanelerde sinir krizleri geçirdim. Çünkü kimse bana yardım edemiyordu ve ben de bu acıyla yaşayamıyordum. Verilen ilaçlar ve kremler anlık işe yarıyor, bırakır bırakmaz tüm semptomlar geri geliyordu. İşe doğru düzgün gidemedim. Bütün param “iyi” olduklarını düşündüğüm doktorlara ve kimyasal ilaçlara gitti. Başlarda ufak tefek inflamasyonlar ve kaşıntılar, yerini dayanılmaz bir acıya bırakmıştı. Bu duyguyu çevremdeki hiçbir kadın daha önce yaşamamıştı, onlarınki genellikle dönemseldi. Bunun neden bende bu kadar ağır semptomlar gösterdiğini anlamıyor, sinir ve strese girdikçe çikolatalara gömülmeye devam ediyordum. Yaşadığım inflamasyon duygusu yerini hassasiyet ve kanamalara, irritasyon ve şişkinliklere, zaman zaman sistite ve uykusuz gecelere bırakmıştı.
Haziran 2018’de başladığım bu yolculukta, hayatta en son yapacağım şey olur diyebileceğim bir şey vardı ki o da çikolatayı kesmek. Bunu yaptım. Vücudum bu süreçte çok ciddi bir yoksunluğa girdi. Yaşadığım semptomlara inanamıyordum. Geceleri ağlayarak uyanıyordum çünkü vücudum şeker istiyordu. Rüyamda çikolatalar yiyordum. Bir üç haftası falan var bu semptomların. Birden kesildi. Bir daha hiçbir zaman tatlı krizi yaşamadım.
Candida Albicans nedir?
Candida, vücutta ve bağırsaklarda iyi ve kötü bakteri dengesinin bozulup birtakım dost bakterilerin yerine geçerek çoğalmasıyla ve tüm vücudu ele geçirerek bağışıklık sistemini çökertmesiyle dayanılmaz semptomları beraberinde getiren bir oluşum. Candida kötüdür, candida canavardır yazısı okuyacaksınız birazdan. Çünkü ben onun kötü yüzünü gördüm.
Aslında candida, her insanın vücudunda diğer mikroorganizmalar gibi bulunması gereken ve hatta vücudu bazı tehlikeli mikrobik ataklara, ağır metal birikiminin kana karışmasına karşı koruma görevine sahip bir mantar türü. Ancak sizin kendinize yapacağınız birtakım kötülüklerin ucu ona dokununca diğer yüzünü gösteriyor.
Ekseriyetle bunun sebebi düzensiz beslenme ve stres. Alkol. Sigara. Küflü gıda tüketimi. Şeker ve vücutta şekere dönüşen her türlü besin. Vücutta ağır metal birikimi (dişteki amalgam dolgular ve aşırı derecede deniz ürünü tüketimi dahil). Peki çoğunlukla kadınlarda komplike vajinal enfeksiyonlar şeklinde kendini gösteren bu rahatsızlık erkeklerin de başına gelebilir mi? Evet! Yukarıda bahsettiğim, 10 yıldan beri yaşadığım semptomlardan muzdarip olan herkes, çağın hastalığına karşı temkinli olmak zorunda. Yoksa bu işin sonu pek iyi bitmiyor.
Dikkat!!! Bu rahatsızlıkla ilgili internette karşınıza çıkan başlıca linklerden, sizi sonsuza dek iyileştirecek hiçbir şey bulamayacaksınız. Doktorlar size antifungal haplar, fitiller ve kortizonlu kremler verecek. Ne yazık ki bu sorunun kökünde ne yattığını bilmeyen, bir an önce sizden kurtulmak isteyen pek çok “modern tıp” doktoru var. İlaçlar, semptomları anlık bastıran ancak sorunun kökenini çözemeyen araçlar. Sorun bağışıklık sisteminizin çökmüş olması. Sizin tüm bedeniniz hasta, ama siz kremle ve ilaçla size rahatsızlık veren tek bir semptomu geçirmeye çalışıyorsunuz. Yapmayın. Mutsuz olduğunuz hayat tarzınıza ve yanlış beslenmeye devam ederseniz bu bastırdığınız semptomlar 2 gün sonra, 2 ay sonra, bilemedin 2 yıl sonra tüm şiddetiyle geri dönüyor.
Modern tıp tedavisi ve doğal tedavi paradoksu
© Catherine Hanlon
Bu konuda modern tıptan ümidimi kestiğim an iyileşmeye başladığımı söyleyeyim. İnsan sağlığına yıllarını adamış doktorlara, profesörlere bir sözüm yok. Nitekim gittiğim doktorlardan biri aynı zamanda fitoterapi ilgilisiydi ve diğer doktorların bana “sende candida belirtileri yok, testinde çıkmadı, bir sorun yok sende, neden ısrarcı davranıyorsun” gibi negatif yaklaşımlarına artık alıştığım sırada bana inanarak doğru yolda olduğumu, isterse ilaç yazabileceğini, ancak diyetime devam etmem gerektiğini söyledi. Kriz anında semptomlar için aromatik yağ tedavisi verdi. O doktora gidip bir “bilir kişinin” bana inandığını sonunda gördükten sonra iyileşme sürecim hızlandı. Psikoloji çok önemli bu hastalıkta. Ben size inanıyorum. Bu cehennemin ortasında kalmayan kimse sizin hem mental, hem fiziksel olarak her gün nelerle savaştığınızı anlayamıyor.
Modern tıpta candida albicans’ı “hızla” ve kökünden çözen bir tedavi biçimi, bir ilaç yok. Çok üzülerek söylüyorum. O antifungal ilaçların uzun vadede insan üzerindeki etkisi hala bilinmiyor. Yani doktor size her gittiğinizde bir kutu daha yazıyor ve ilerde kolon kanseri olursanız bunu bu ilaçlara bağlamayacaksınız. Şimdi uyanma zamanı.
Tavsiyeler
Youtube’da “Candida Crusher” isimli, Yeni Zelandalı bir natüropat var. Gerçek adı Eric Bakker. Eric beni bütüncül tıpla tanıştırdı. Burada kimyasal ilaca yer yok. Her şey doğadan. Kendini doğanın akışına bırakırsan, iyileşirsin.
Eric bu süreçte benim en iyi arkadaşım oldu. İşe gitmediğim her dakika onun videolarını izledim. Eric bana bu illetten doğru beslenmeyle kurtulabileceğimi söyledi. Stresi hayatımdan çıkartmazsam, asla ve asla iyileşemeyeceğimi. Onu dinledim. Ye dediği şeyleri yedim, yeme dediği şeyleri yemedim. Asla yemedim. Kaçamak yok. Zaman zaman, tavsiye ettiği gibi, vücudumu dinledim. Neye reaksiyon gösteriyor vücudum, neyi kolaylıkla sindirebiliyor? Kimi insanda karabuğday alerjik reaksiyon gösterip inflamasyonu artırırken, kimi insan sorun yaşamıyor. Eğer beden bir maddeye reaksiyon gösteriyorsa, o maddeyi diyete geri adapte etmeyi biraz daha ertelemek gerekiyor.
Karbonhidratı da eş zamanlı kestiğimde candida can çekişmeye başladı. Bu süreçte o kadar halsizdim ki günlük hayattan bir hayli izole oldum. İşten eve kendimi zor atıyor, kafamı yastığa zor koyuyordum. Çok uyudum. Çok uzun saatler uyudum. Hayatımda hiç bu kadar uyumamışımdır. Bu süreçte vücudu uykusuz bırakmak yasak.
Kadınlara en muzdarip olduğum enfeksiyon türü hakkında diyetin yanında vereceğim iki adet lokal uygulama tavsiyesi var. Biri Vagi-flora, temiz içerikli bir probiyotik kapsül, fitil olarak kullanılıyor. Vagi-flora diğer fitil bazlı ilaçlardan farkı içinde sadece laktobasil bulundurması. Bu sebeple diğerlerinden çok daha doğal ve güçlü olduğunu tecrübe ettim. Fiyatı daha pahalı ancak kesinlikle vajina florasının dengesini bulmasında çok büyük rol oynadı. Adet döngüsü biter bitmez akabindeki 4 gün boyunca kullandım. Her ay. Bir gün tamamen adet sonrası enfeksiyonlardan arınana kadar. Ataklarda kullandığım bir diğer kurtarıcı: Art de Huile’nin niaouli (nioli) uçucu yağı. Bunu steril bir suya 4-5 damla damlatarak vajinal duş şeklinde kullanabilirsiniz.
Ancak üstüne basarak söylüyorum, yalnızca lokal uygulamalarla bu semptomlardan tamamen kurtulmaya imkan yok. Sorun o bölgede değil, bağışıklık sisteminizde çünkü. Bu sorunu kökünden çözmek için uygulanacak düzenli lokal tedaviye, diyetle devam etmek gerekiyor. Hatırlatıyorum: Bu yaşadığınız cehennem azabı sadece bir semptom. Büyük resme bakmak zorundasınız.
Süreç
- Kabullenme
Öncelikle en zor kısım bu. Özellikle “hızlı bir hayat” yaşıyorsanız. Kötü alışkanlıklarınız hayatınız boyunca size eşlik etmişse ve onlarsız bir hayat düşünemiyorsanız. Bu hastalıktan kurtulmanın tek yolunun tertemiz bir yaşam tarzına geçmek olduğunu kabullenmek psikolojik bir süreç, ayrı bir ızdırap. Benim diyete başlamadan önce 6 ayımı daha çaldı bu süreç ki halihazırda 5 yıldır glutensiz beslenen biriydim. İmkansızlığın imkansızlığını öğretti bana.
Candida, yapı itibariyle kansere benzer. Keşke bu kadar çirkin bir benzetme yapmıyor olsaydım, ama gerçek bu. Onu tek bir taraftan dahi beslemeye devam ederseniz tüm vücudu ele geçirmeye devam edecek ve Kadınlar Kulübü’nde 10 yıldır bu illeti çekiyorum 15 yıldır çekiyorum yorumlarının arasında kaybolacak ve belki de intiharı düşüneceksiniz.
- Nasıl iyileşeceğim?
© Nadine Primeau
Beslenme: Aç kalmadığımı iddia edemem. Vücudu karbonhidrata alıştıran bir yeme kültürümüz var. Çok aç kaldım. Ama yaşadığım acı ve bozulan psikolojimin yanında açlık hiçbir şeymiş. Asla pes etmedim, kaçamak yapmadım (Neler yediğime dair bkz: İyileşme süreci uygulamaları).
Stres: İş yerinde bambaşka bir kişiliğe geçtim. Dünyanın en kontrolcü insanı olabilirim. Bıraktım bunu yapmayı, her türlü krizi sakinlikle karşıladım. Kendime hiçbir olayın zarar vermesine izin vermedim. Rahatsızlık duyduğum her şeyi kendimden uzaklaştırdım. Elimdeki tüm parayı beni mutlu eden şeylere harcadım. Yüksek kalite organik yiyecekler, ihtiyacım olan takviyeler, gerçekleştirmek istediğim seyahatler. Gittiğim ve gördüğüm yerlerde ufkumu yeniliklere açtım; bana bu süreçte her zaman destek olan sevgilimle beraber aşka, sevgiye doydum. Vücuduma sadece ihtiyacı olanı verdim. Alkol, sigara, şeker gibi sahte mutluluklarla oyalamadım onu. Gerçekten mutlu ettim.
İşte tüm bunlara karşı gelemeyen bir şey Candida.
İyileşme süreci uygulamaları
Bu tavsiyeler tamamen kendi tecrübelerime dayanarak söyleyebileceğim şeyler. Doktor değilim, medikal bir eğitimim yok, sadece bu konularla ilgili çok okur ve çok araştırırım. Konunun ilgilisini takip ederim, mantığıma yatanı uygularım.
- Kullandığım takviyeler?
© William Felker
Probiyotik (20 günde bir 10 günlük ara verecek şekilde tükettim. Her kutu bitiminde başka bir marka probiyotiğe geçiyorum ki bağırsaklarım aynı probiyotik bakteri grubuna alışmasın. Probiyotiği sıcak yemeklerle ve aç karnına almamak gerekiyor)
Glutamin (Bağırsak duvarını tamir eder ve probiyotiğin emilimini güçlendirir)
Chlorella (Çok güçlü bir antifungal. Vücudu metalden arındırır. Amalgam dolgu konusu kritik, eğer candidanızın ana sebebi metal birikimiyse ve buna amalgam dolgunuz sebep oluyorsa naparsanız yapın iyileşemezsiniz. Sorunun kökenini çözmek gerekiyor dediğim gibi. Semptomları bastırmaya çalışmıyoruz)
Kızılcık – Cranberry (İdrar yolları enfeksiyonları için)
Peygamber dikeni (Bu süreçte candida öldükçe karaciğerde biriken toksinleri atabilmek için)
Pau d’arco (Çok güçlü bir antifungal).
- Nelerden vazgeçtim?
Alkol
Sigara
Meyve şekeri de dahil olmak üzere her türlü şeker türü (Yeşil elmayı 3. aydan sonra, diğer meyve türlerini 8. aydan sonra kattım diyetime)
Not: Bu üç ana maddeyi tamamen hayatınızdan çıkartmazsanız, çok üzülerek söylüyorum, iyileşmenize imkan yok. Bu kadar emek verip halihazırda uzun olan iyileşme sürecini daha da uzatmaya gerek yok.
Bakliyat (nişasta içeriyor, çimlendirilmiş bakliyat yenebilir, ancak bunla uğraşmadım hiçbir zaman, direkt bakliyatı kestim)
Nişastalı sebzeler (taze fasülye, kabak vb.)
Antibiyotikli et türleri (kaynağı belirsiz kırmızı et, tavuk)
Gluten ve tahıl ürünleri yasak. Ben zaten yemiyordum.
Dışarıda yemek: Bu çok kritik bir başka konu. Eğer mutfakta neler döndüğünü kontrol edebileceğinizi düşünüyorsanız alın bu riski. Salata istersiniz, içine nar ekşisi koyarlar. Çok seçici olmanız lazım. Tedaviyi anlamsızca baltalayarak halihazırda uzun olan bu süreci daha da uzatmamak için garsonu kilit altına alın ve istemediğiniz hiçbir şeyi katmadıklarından emin olun.
Marketten bir kere bile paketlenmiş, üzerinde son kullanma tarihi yazan bir ürün almadım.
- Neleri hayatıma kattım?
© Joanna Kosinska
Çok su. Çoook su.
Sarımsak, zerdeçal, çörek otu yağı, zencefil, kekik çayı, karanfil gibi antifungal doğal takviyeleri ya yemeklerime katarak ya da çayını içerek tükettim.
Yüksek kaliteli et ve sebze. Kesin olmamakla beraber hindiye ilaçlama uygulaması yapamıyorlar diye biliyorum, ben tüketiyorum.
Probiyotik mayayla mayalanmış köy sütü = yüksek kaliteli ev yoğurdu.
Her öğünümü evde annemin de desteğiyle hazırladım, yanımda taşıdım ve yedim. İçeriğinde ne olduğunu bilmediğim hiçbir şeyi vücuduma sokmadım.
© Lily Banse
Karbonhidrat: Sağlam bir candida besleyici, ancak vücuda enerji için lazım diye düşünüyorum. Bunun için ara ara karabuğday ve kinoa yedim sadece. %100 karabuğday unu ve %100 kinoa unu var. Bunlardan ara sıra krepler yaptık, hafta sonu kahvaltılarımı renklendirmek için.
Çok yağlı beslendim. Sağlıklı yağlar. Ceviz, badem, zeytinyağı, çörek otu yağı, kaynağı belirli organik hindistan cevizi yağı (içindeki kaprilik asit çok güçlü), avokado, ilk yılı tamamlarken tuzsuz manda tereyağını ve lor peynirini de dahil ettim diyetime.
Ne zaman iyileşirim?
© Dominik Martin
İnsanların sabırsızlıkları ve bunu yapacak azimlerinin olmaması bu rahatsızlığı “iyileşmeyen” yapan şey. Herkesin aklında aynı soru. E ben ne zaman alkol alabileceğim tekrar? Hiç çikolata yiyemeyecek miyim yani? Ooo bu kadar sıkı diyetle hayatta kalınır mı ya? Kalınır efendim. Aslında her gün ölüyorsunuz. Asıl yaşamak bu. Ayrıca iyileşmeyen bir şey yok ortada. İyileşmeyen olduğunu düşünen herkesten önce bendim. Ömür boyu bununla yaşayacağımı kabullendim. Ama kendime bir şans verdim. Sadece beslenmemi değiştireceğim. Ne kaybederim ki?
Sadece insanlara bir bilinci yaymaya çalışıyorum. Kimse bunun çaresi yok, demesin. Bunun ilaçla bir çaresi yok. İstikrarlı bir diyetle ve huzurlu bir yaşam tarzıyla dengesini yeniden bulan bağırsak florası size halsizlik ve anksiyetenin ne olduğunu unutturacak. Hayatımın hiçbir döneminde bu kadar mutlu ve pozitif olmadım. İşe gittiğim sabahlara dahi bu kadar şevk ve heyecanla uyanmadım. İnsan içine karışmaktan böyle keyif almadım. Yediğim temiz yemeğin, içtiğim suyun, soluduğum temiz havanın, gördüğüm güzel manzaranın tadını böylesine çıkartmadım. 25 yılım başka biri tarafından yaşanmış sanki.
Ama… Hala iyileşiyorum. Neden? Çünkü nihai iyileşme, uzun bir yolun sonunda sizi bekliyor.
Zaman içerisinde 6. aydan sonra, sindirim sistemini çok da zorlamayacak, diyete dahil olmayan ufak tefek eklentilerle (bahsettiğim eklentiler market ürünleri, şeker ve alkol değil! Ufak tefek bakliyatlar, görece az nişasta içeren sebzeler, taze peynir çeşitleri vb.) semptomların tekrar gün yüzüne çıkıp çıkmadığını test edebilirsiniz. Her şey yavaş yavaş. Ufak porsiyonlarla. Negatif reaksiyon aldığınız besin, bir süre daha rafa kalkıyor. İnatla tüketmeye devam etmiyoruz. Bu diyette aceleye yer yok.
Benim iyileşmem bu diyetin 6. ayından sonra başladı. O sürece kadar her adet döngüsünün ardından dayanılmaz acıya eşlik eden komple enfeksiyonlar. Kaşıntılar. Anksiyete. Sürekli ağlıyordum. Artık enfeksiyon falan geçirmiyorum. Çok ağır baskı altında değilsem ve meyve yüklemesi vs. yapmamışsam herhangi bir inflamasyon yok. Vücudumdaki kaşıntılar zaman zaman yokluyor, ama bu semptomlar çok daha eskiye dayanıyor zaten, o sebeple iyileşmesi daha uzun sürüyor.
Bu yol uzun bir yol. Semptomlarınızın teker teker bir bir ortaya çıktığı dönemleri şöyle bir düşünün… Tedavi de bir o kadar uzayabilir. Sizin kendinize nasıl baktığınıza da bağlı. Bağırsak disbiyozunun düzelmesi, mikrobiyatanın dengesini bulması ortalama 1-1.5 yıl alıyor. Bu, diyeti bu süreçte sürdürmek zorundasınız demek oluyor.
O zaman bu yolun zorlu bir yol olduğunu kabulleniyor, ipleri baştan elimize alıyoruz. Başımıza bu gelmiş, evet özveri ve sabır isteyen bir tedavi şekli, ama soruyoruz kendimize bir kez daha. Zaten bu şikayetlerle hayat standartlarım yerleri süpürmüş, denesem ne kaybederim?
Araştırma yaparken iyi ki karşıma çıktı bu yazı. Yazıyı bitirip hemen mesaj yazmak istedim. İlk defa bu kadar detaylı bir şekilde benimle aynı hastalığı, sorunları ve durumları yaşamış birini görüyorum ve yalnız olmadığımı hissettim. Bende 25 yaşındayken yıllardır keşfedemediğim bu durumu tanıştığım beslenme uzmanı- pni terapistinin tanı koymasıyla 2017de öğrendim ve özel beslenmeme başladım ama son 2 yıldır çalışmamdan ve seyahatlerimden ötürü düzensizlikler ve boş vermeler oldu. Karantina döneminde de tatlı krizlerim başlayınca ne oluyoruz dedim ve arınma moduna geçtim. 1 aydır sağlıklı besleniyorum ve biliyorum bu uzun bir iyileşme süreci. Paylaştığın bilgiler için çok teşekkür ederim, yeni şeyler öğrendim uygulayacağım. Sağlıklı ve keyifli günlere..
Merhaba Gülsev Hanım, benim de 2 yılı geçti bu tip bir diyeti hayatıma adapte edeli. Artık pek çok besin grubunu rahatlıkla sindirebilir durumdayım! Hala hiç alkol almıyorum ve asla rafine şeker tüketmiyorum, bir kez bile kaçamak yapmadım bu konuda. Ancak bağırsağı irrite eden herhangi bir şeyi fazlasıyla tüketmek semptomlarımı hemen tetikleyebiliyor, bunu birkaç kez deneyimledim maalesef. Süt ürünleri ve bakliyat gerçekten fazlasıyla inflamatuvar besin grupları benim için. Şu an iki sene önceki halimden farkım, yazımda bahsettiğim bazı enfeksiyon ataklarının 2 yıl öncesine göre çok daha az şiddetli olması ve kendi beslenme düzenime geçer geçmez çok daha çabuk geçmesi. Bir şekilde doğru yolda kalmaya çalışıyorum, zor ama kesinlikle harika bir yol bu! Size de kolaylıklar diliyorum bu yolculukta. Sevgiler
Hazal hanım geçmiş olsun.Ben de 2 yıldır candida rahatsızlığı yaşıyorum.Tamamen iyileştiniz mi ? Yoksa diyete hala devam mı ediyorsunuz.Çok kotu bir hastalık dayanilacak gibi değil.Yaptiginjz başka uygulamalar var mi ?Bilgilendirirseniz çok sevinirim.
Merhaba İlyas Bey. 2.5 sene oldu ben diyete başlayalı ve son 1 senedir nispeten daha esnek bir diyet yapıyorum. Buna rağmen semptom göstermiyorum / nadiren gösteriyorum. Ama bu 2.5 senedir hiç rafine şeker yemedim ve alkol almadım. Sigaraya tekrar başlamadım. Yediğim her şeyin %100 glutensiz ve şekersiz olduğuna emin oluyorum. Eğer fazla karbonhidratlı beslenmişsem (patates, karabuğday ekmeği vs.), o zaman semptomlarım hafifçe geri geliyor. Kaşıntılarım başlıyor, halsizleşiyorum ve sabahları zor kalkmaya başlıyorum. Ama hiçbir zaman eskisi kadar kötüleşmedim bir daha. Yani ömür boyu dengeli beslendiğiniz ve stresten uzak durduğunuz sürece sağlıklısınız. Biliyorum ki eski beslenme şeklime ve stresli hayat tarzıma dönsem, tüm hastalıklar tekrar başlar. İş değiştirdim, ev değiştirdim, beni strese sokacak her şeyi hayatımdan çıkarttım. Bunlar çok etkiledi olumlu anlamda beni. Diyet konusunda ise çok dirayetli olmak gerekiyor. Kaçamaklar iyileşme sürecini uzatıyor. Çok geçmiş olsun.
Çok sağolun