Sürekli kaygılı, agresif, mükemmeliyetçiyim, sabırsızım ve aceleciyim: A tipi kişilik teorisi

icons8-team-dhZtNlvNE8M-unsplash

Gitmeniz gereken yer için ne olur ne olmaz diye saatler öncesinden yola çıkıyor ve hep alelacele mi yürüyorsunuz? Geç kalmak sizin için en büyük stres sebeplerinden biri mi? Yemeğinizi çok mu hızlı yiyorsunuz? Aklınızdaki işi bitirmeden rahat edemiyor musunuz? Ağırkanlı ve işini olması gerektiği gibi yapmayan insanlara tahammülünüz yok mu? A tipi kişilik ve hipotezi B tipi kişilik nedir, ne değildir, insan sağlığını ne şekilde etkiler… Biraz bundan bahsedelim.

Üniversiteden mezun olduğum sene birkaç aylığına yurt dışına gidip bir mekanda garsonluk yaptım. İlk işimdi, sorumlu olduğum dört masa vardı ve çok yoğun bir restorandı. Bu süreçte işi öğrenme ve uygulama sırasındaki panik halim ve bir şeyler ters gittiğinde verdiğim aceleci, yer yer agresif tepkiler iş arkadaşlarımdan birinin dikkatini çekmiş olacak ki bana “A tipi” olduğumu söyledi. Bu terimi ilk kez duyuyordum. Ne demek istediğini sordum, araştırdığımda ne demek istediğini anlayacağımı söyledi.

halacious-OgvqXGL7XO4-unsplash© Halacious

İşte beni yıllardır yiyip bitiren, özellikle baskı altındayken adeta savaştığım agresif, sabırsız, kontrol manyağı davranışlarımı tanımlayan bu karakter biçimi ilk olarak 1950’lerde Meyer Friedman ve Ray Rosenman tarafından tanımlanmış. İnsanlar üzerinde uyguladıkları birtakım testler sonucunda A tipi kişiliğe sahip olanları bilhassa kalp hastalıkları bakımından potansiyel risk faktörü olarak belirlemişler. Hipotezi B kişilik ise işleri ağırdan alan, kaybetme karşısında olgunluk gösterebilen, dakiklik üzerine çok kafa yormayan, özetle hayatı kafasına göre yaşayan insanları temsil ediyor.

A tipi kişilik özellikleri: Aceleci, sabırsız, hırslı, baskı altında agresif ve düşmanca tavırlar sergileyen, rekabet ve sonuç odaklı, aşırı kontrolcü.

B tipi kişilik özellikleri: Esnek, rahat davranan, değişime kolay adapte olabilen, soğukkanlı, erteleme eğilimli, sabırlı.

Friedman aynı zamanda A tipi kişiliklerin stres odaklı bakış açısının sağlığa olan ciddi zararlarından dolayı tedavi edilmesi gereken insanlar olduğunu belirtmiş ve hatta bu konuyla ilgili bir kitap yazmış.

Öğrendiklerim üzerine halihazırda hayatı bana zehir eden davranışlarımı biraz olsun törpülemek adına ben de hayatımda birtakım değişikliklere giderek zihnimi bunun üzerine eğitmeye başladım. Günlük hayatta bu süreçle ne şekilde başa çıkabilirdim?

chuttersnap-Y94yKEyNjVw-unsplash© Chuttersnap

Özöğrenim

A tipi kişiliğin organizasyon yeteneğiyle, iş bitiriciliğiyle büyük şeyler başarma potansiyeline sahip olduğunu söylemeye gerek yok. Ancak bunu kendimizi hasta etmeden, hayatın tadını çıkartarak yapmak öncelik olmalı. Kafanızın içerisinde sizi rahatsız eden soru işaretlerini şöyle bir düşünün. Bir konuda stres altındayken bütün olumsuz ihtimaller zihninizden sıra sıra akıyor. Peki kaç defa bu olumsuz ihtimallerden biri başınıza geldi? Ne zaman bir konuda en kötü ihtimalin gerçekleşeceğine dair kendime inancım tam olsa o şey kafamdaki senaryonun aksine olumlu bir sonuçla dönmüştür bana.

Bu tetikleyici soruların kaynağı aslında tehlike anında sizi korumak için zihin tarafından geliştirilen bir çeşit savunma mekanizması. Bir nevi hayatta kalma içgüdüsü. Yeme içme alışkanlıkları, genetik yatkınlıklar ve çevresel faktörlerle bu koruyucu mekanizma bazı insanlarda olması gereken durumların dışında da devreye giriyor. Bu noktada önemli olan bu savunma mekanizmasını sadece ihtiyaç anında kullanmak gerektiğini beyne uygun egzersizlerle öğretmek.

Bu konuyla ilgili yine Netflix’ten 20 dakikalık bir bölüm önereceğim. “The Mind, Explained” serisinden “Anksiyete” aslında bu sürecin ne kadar içgüdüsel geliştiğini ve bununla nasıl başa çıkılabileceğini anlatıyor.

priscilla-du-preez-0X_xuOr_xbY-unsplash© Priscilla du Preez

Partner ve arkadaş seçimi

Öncelikle kendiniz gibi biriyle beraber olmamaya çalışın, çünkü çok toksik bir ilişki olacaktır. Etrafınızda sizin bu tezcanlılığınızı törpüleyecek, ancak bunu yaparken aşırı rahatlığıyla sizi irrite etmeyecek insanların bulunması gerekiyor. Yani siz onların makul rahatlığını örnek alacak ve kendi organize kişiliğinizle de ona örnek olacaksınız. Nişanlım B tipi ve başlarda bu zıtlığımız her ikimize de zorluk yaşatsa da zamanla birbirimizi tamamlamayı öğrendik ve şimdi uzun ve mutlu bir birlikteliğimiz var.

Aynı şekilde evhamlı ve tezcanlı halinizi yargılamayan, her şartta soğukkanlı, olgun ve anlayışlı davranmayı bilen, ne olursa olsun yanında olduğunu bildiğiniz dostluklar sayesinde bu manik yaşam biçiminizi biraz olsun durağanlaştırmayı kolaylıkla başarabilirsiniz.

Aceleciliği törpülemek

“Ben bu işi nasıl bitireceğim, ya olması gerektiği gibi yapamazsam, ya başarısız olursam, ya birilerini mağdur edersem?”

Bu soru işaretlerinden kurtulmak için, yapılacak işe en kısa sürede bitirilmesi gereken bir bütünler dizisi olarak bakmamaya çalışın. Elbette işlerinizi bir bütün olarak en başından organize edebilirsiniz, ancak uygularken önceliklendirilmiş işinizden başka hiçbir şeyi düşünmeyin. Zihninizi adım adım ilerlemeye alıştırın. Kafanızı daha sonra yapılacak bir iş için önceden yormamaya çalışın. Böylelikle yetişmeniz gereken çok fazla şey olduğunu düşünüp strese girmez ve etrafınızdakileri saldırgan tutumlarınızla yormazsınız.

Aynı şekilde sizin elinizde olsun ya da olmasın, başa gelen aksilikler ve terslikler için üstünüzde baskı kurmayın. Hayatta hiçbir problem çözülemez değil. Günlük hayatta kendimizi yiyip bitirdiğimiz pek çok şeyin aslında kimseye geri dönülmez hasarlar vermesi söz konusu değil. Bir şekilde mutlaka ama mutlaka aksilikler çözüme kavuşur. Zihni sakin tuttukça en mantıklı çözüme ulaşmak da o kadar kolay. Bunun telaşına girmekse sadece size zarar, kendi kendinizi yediğinizle kalmamaya çalışın.

Ben özellikle profesyonel hayatımda bütün bunları yapmayı bir derece başardım ve stres seviyem ciddi anlamda düştü.

djim-loic-ft0-Xu4nTvA-unsplash© Djim Loic

Esnek davranmak

Dakiklik konusunda hayatta benim gibisini görmedim. Gideceğim yer neresi olursa olsun nedense sürekli bir aksilik çıkacak ve yetişemeyecekmiş gibi davranıyorum. Havaalanlarına uçuştan 4 saat önceden giden bir insanım ve hatta benim bu aceleci tavrım yakın zamanda bana çok büyük ders olan bir kazayla sonuçlandı. Yetişmem gereken uçak sabah kalkacakken gece yarısı çıktığım yolda, bir hayli vaktim olduğu halde aceleyle koştururken bileğimi kırdım ve ameliyat oldum. Yersiz aceleyle davranmanın bana neye mal olduğunu öğrendiğimden beri gideceğim her yere makul bir zaman aralığı bırakarak (4 saat değil), yetişeceğime inancım tam bir şekilde gitmeye başladım. Zaten birkaç kez her halükarda yetiştiğinizi deneyimlediğiniz zaman beyninizi bu konuda eğitmiş oluyorsunuz, yani bir dahaki sefer kafanızda bu yetişemeyeceğim telaşı yer etmemeye başlıyor.

dimitri-houtteman-tzcBCaL2yGE-unsplash© Dimitri Houtteman

Anı yaşamak

Seyahat etmeyi seven biri olarak bir yere gitmeden önce her gün neler yapacağımı not alan, nerelere gideceğimi, nerelerde yemek yiyeceğimi önceden belirleyen biriyim. Bu organizasyon takıntım hala sürse de genellikle B tipi nişanlımla seyahat ettiğim için onun bu konudaki esnek tutumunu biraz olsun benimseyerek gezi sırasında daha rahat davranmaya çalışıyorum.

Gün içerisinde “gitmem gereken her yeri bitirmeliyim” telaşına girmek yerine anın tadını çıkartmak konusunda tavsiyem; o an etraftaki güzel tek bir şeye şöyle bir durup, bir anlığına odaklanmak. Yine aceleci bir tavra girdiğinizi fark ettiğiniz o anda etrafınızdaki bir mimariye, farklı bir coğrafyadaysanız etraftaki spesifik bir etnik detaya, bir manzaranın veya doğada yer etmiş bir ağacın detayına ve o detaydaki güzelliğe; o an çevrenizde kanıksadığınız ama gerçekten fark etmeye değer olan şey her neyse ona odaklanın. Bunu yapmak yukarıda belirttiğim “konuya hemen bitirilmesi gereken bir bütünler dizisi olarak bakmamak, her bir diziyi adım adım ele almak” konusunda zihninizi eğitecektir. Bu anı bir daha yaşayamayacağınızın farkında olun, o an dünyanın en kıymetli anı ve hafızanıza kazınmaya değer – böylelikle acele etmenin yersizliğini fark edecek ve yaşadığınız andan keyif almaya başlayacaksınız.

valentin-b-kremer-XRug1P2Fyio-unsplash© Valentin B. Kremer

Bu konuyu ayrıca edebiyatta yer etmiş “yabancılaştırma” (defamiliarization) kavramıyla çok benzeştiriyorum. İlk olarak Viktor Shklovski tarafından ortaya atılmış bu edebi teknik, gözümüzün önünde olan ama hayatın akışında görmezden geldiğimiz güzelliklerin detayını betimlemeye odaklanıyor. Shklovski der ki: “Sanat, yaşam hissiyatını yeniden kazanmak için vardır. Deniz kenarında yaşayan insanlar dalgaların uğultusunu öylesine kanıksarlar ki hiç duymaz hale gelirler. Aynı şekilde ağzımızdan çıkan sözcükleri de nadiren duyarız. Birbirimize bakarız ama artık birbirimizi görmeyiz. Dünyayı algılamamız körelmiştir, geriye kalan aşinalıktan ibarettir. Sanatın asıl amacı bir şeylerin hissiyatını bilindiği haliyle değil, algılandığı haliyle vermektir.”

Sonuç olarak A tipi, başa gelen en kötü şey değil! Kimliğimizi benimsemek ve zihni bahsettiğim egzersizlerle eğitme sürecinde yorulmamak, pes etmemek gerek. Kendinizdeki olumsuzlukların farkında olduğunuz an, bunları değiştirmek kolay. Bazen söz geçirebilir, bazen geçiremezsiniz hiç önemli değil. Denemeye devam edin. Önemli olan sizi siz yapan bu özelliklerinizden tamamen kurtulmak değil, bu özelliklerin iyi yanlarını hayata adapte edip başarıyı yakalarken olumsuz tarafları bir nebze törpüleyerek daha sağlıklı ve keyifli bir yaşam sürmek.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s